Bu Blogda Ara

28 Ekim 2010 Perşembe

OYUNCAKLARIMIZ

PLAYSKOOL BICIRIK KUKLALAR
Ali babanın çiftliği şarkısını söyleyerek oyunlar oynuyorum, hikayeler üretiyorum.Rengarenk oluşu ve ortasındaki minik kitap bölümünün çıkardığı sesler miniklerimin ilgisini çok çekiyor.

PLAYSKOOL İKİLİ EGZERSİZ ARKADAŞIM
 Bebeklerin yüz üstü yatarak kas gelişimlerini destekleyici egzersizler yapmalarını sağlarken, müzik ve ışık oyunlarıyla onları keyiflendiriyor. Kolayca dönüştürülerek bebek sırt üstü konumdaykan de kullanabiliyor. Özellikle Alper buna bayıldı. Yüzüstü durmaktan çok hoşlanmasa da gelişimi için sürekli kullanıyoruz. Sırt üstü kullanımda uykuya geçmesi için kullandığımızı bile söyleyebilirim. Evet, garip ama gerçek gündüz canlanmasını sağlayan bu oyuncak geceleri kurtarıcımız oldu. Yatağında yatarken hiçbir müzikle sakinleşmeyen zibidi Alper geceleri bu oyuncağın altında sakinleşip uykuya geçebiliyor. Hoş en erken gecenin 3' ünde oluyor bu olay. Neyse bu uyku sorunu ayrı bir yazı konusu. Konuyu dağıtmayalım :) Bu oyuncaktan kesinlikle çok memnun kaldım.

FISHER PRICE Yağmur Ormanı Beşik Salıncak K6077

YAĞMUR ORMANI BEŞİK SALINCAK
Yağmur Ormanı Beşik Salıncak her iki tarafa sallanabilme özelliğiyle bebeklerin en konforlu beşiği olacak! Salıncak, 6 ayrı hızda sallanabilirken, kimi sakinleştirici, kimi de eğlenceli 12 ayrı melodi salıncağın efendisine eşlik eder. Doğal seslerden oluşan iki seçenek ise yağmur ormanı atmosferini daha zengin kılar. Üst kısmındaki dönencenin etrafındaki yapraklar sırayla açılıp, kapanır ve yumuşacık arkadaşlar bebeğin başı üzerinde döner. Dönence, üzeri açık kullanım için arkaya katlanıp, annenin bebeği kolayca yerine oturtabilmesini, kucağına alabilmesini sağlar. Beşikte ayrıca bir yemek tepsisi, iki ayrı konumda arkaya yaslanma düzeneği ve kolayca çıkarılıp makinede yıkanabilir minder de mevcuttur. Pille çalışır, fişe takılmaz.
Özellikleri: Katlanabilir dönence • 2 değişik sallanma modu • hız ayarı • seskontrolü • müzikler
İşte bir kurtarıcımız daha. Kesinlikle işe yarıyor. Miniklerimi oyalarken aynı zamanda eğitip geliştiriyor da. Dönencesi özellikle Yiğit' in inanılmaz ilgisini çekiyor. 2 tarafa da sallanabilme özelliği süper. Oynayacağımız zaman hareketli melodileri, uykuya geçişte sakinleştirici melodileri seçiyoruz.
Tiny Love Süper HalıTİNY LOVE SÜPER HALI

  • Çeşitli alanlarda kullanmaya uygun süper geniş halı

  • Ayarlanabilir ayna

  • Değişik dokular

  • Görün/Kaybol kulaklar

  • Dişlik

  • Kolay katlanabilen ve yıkanabilen halı

  • Miniklerimin fiziksel, duyusal ve duygusal gelişimi için harika bir oyuncak. Yüzükoyun yattıklarında ayna ve resimler  başlarını ve boyunlarını kaldırması için miniklerimi teşvik ediyor. Değişik kumaş, doku ve şekillerin uyardığı duyuların yanı sıra, halının üzerindeki ses ve görüntü çeşitliliği birden fazla duyuya yönelik oyun deneyimi veriyor. Miniklerim, duyuları arasındaki koordinasyonu geliştirerek, oyuncaklara odaklanıyor, onlara dokunuyor, elleri ve ağızlarıyla onları keşfediyor. Hijyenikliğinden de diğer oyunlarımızı da bu halının üzerinde oynayarak faydalanıyoruz.

    24 Ekim 2010 Pazar

    Annelerin hasta olmaya hakkı yok

    Bugün daha doğrusu şu anda saat gece yarısını geçtiğine göre dün oğluşlarım 5 aylık oldular. Ve ben ne yazık ki oğluşlarımın 5. ayını nezle olarak karşıladım. Feci vaziyetteyim. İlaç kullanamıyorum. Bitkinim ama yatıp uyuyamam çünkü bana ihtiyacı olan iki meleğim var. Evde maskeyle dolaşıyorum.Çocuklara bulaştıracağım diye ödüm kopuyor. Onlardan uzak durmaya çalışıyorum ama ne kadar uzak kalabilirim ki? Anneyim neticede. Bir taraftan da onları doyasıya öpüp koklayamadığım için çok üzülüyorum. Emzirme konusunda tereddüt ettim sütten geçer mi diye. Ama öğrendiğime göre geçmiyormuş. Daha doğrusu grip olunca vücudumuz griple savaşacak antikorları üretmeye başlıyormuş ve bu antikorlar da sütle çocuğa geçince çocuğu korumuş oluyormuş. İşte anne sütünün bir mucizevi yanı daha. 

    20 Ekim 2010 Çarşamba

    EN ÇOK KULLANDIKLARIM 2

    WEEWELL BUHARLI STERİLİZATÖRWEEWELL STERİLİZATÖR
    Bu kadar çok biberon ve bu kadar uzun süre sağma makinası kullanınca kaynatarak steril etme olayı kabusa dönüyor. Bu cihaz çok pratik. Tabiki eleştirimi de yapacağım. Özellikleri :
  • Mikro-bilgisayar kontrollü çalışma: Otomatik kapanma özelliğiyle 3 dakika içinde hızlı ve sağlıklı sterilizasyon işlemi. (  Bu 3 dakika olayı hikaye. Kesinlikle daha uzun sürüyor.)

  • Ergonomik tasarım: Üstün verimli ve kompakt gövdesiyle evde her yere sığar ve yolculuk sırasında kolaylıkla taşınır. 6 şişelik kapasitesi ve ergonomik kulplarıyla diğer büyük boy rakiplerinin arasından performans ve pratiklik yönünden öne çıkar.

  • Güvenli ve emniyetli: Paslanmaz çelik ısıtma tablası. ( Zamanla kararıyor, kireç tutar gibi oluyor ki ben hep içme suyu kullandım. Ben de çareyi içinde limon tuzu kaynatmakta buldum. Sonra da bulaşık teliyle telledim anca geçti. Biberonların konulduğu aparatda yeşilleniyor ve çok girintili çıkıntılı olduğundan temizliği zor oluyor.) 


  • Multi fonksiyonel: Her boy biberon, göğüs pompası, emzik ve diğer aksesuarlar için uygun. ( Nukun büyük boy biberonları dik olarak sığmıyor. Yanlamasına koyuyorum.) 

  • Geri-kirlenmesiz: İçerideki kirli suyun birden fazla kez buharlaşmasını önleyen özel bölme.?  No Re-Pollution Teknolojisi.

  • Steril tutucu: Kapak açılmadığı sürece içindekileri 3 saat boyunca steril tutar.
     


  • CHİCCO BİBERON EMZİK TEMİZLEME FIRÇASI
    Sap kısmındaki haznenin içinde bir de küçük boy fırça var. Biberonların emziklerinde ve sterilizasyon aletinin aparatının temizliğinde çok işe yarıyor.
    BEKO BKK-205 BİBERON ISITICIBEKO BİBERON ISITICI
    Başta kullanışlı olur mu diye çok düşündüm ama kesinlikle aldığıma değdi. Fiyatı da çok uygun.

    17 Ekim 2010 Pazar

    RSV AŞISI-SYNAGIS

    Prematüre doğan bebeklere özel bir aşı yapıldığını biliyormuydunuz? 
    RSV (Respiratuar Sinsisyal Virüs) her yaştaki hastada solunum yolları enfeksiyonuna yol açabilen, oldukça bulaşıcı bir virüstür. Bebeklik ve çocukluk döneminde alt solunum yolları enfeksiyonunun en sık görülen sebebidir. RSV, her yıl sonbaharın sonundan ilkbahara kadar yaklaşık beş ay süren salgınlar yapmaktadır. Yenidoğan bebeklerin %60'ı doğumlarından sonraki ilk salgında RSV'ye maruz kalırlar. Yaşamlarının en geç 2.-3. yıllarına kadar tüm çocuklar RSV enfeksiyonu geçirir. RSV enfeksiyonu kalıcı bağışıklık oluşturmaz; bazen tek salgın döneminde birden fazla enfeksiyon geçirilebilir. Yetişkinlerde ve 3 yaşın üstündeki çocuklarda basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu olarak gözlenen hastalık; kırgınlık, burun akıntısı, boğaz ağrısı, hafif bir öksürük ve baş ağrısı gibi şikayetlerle atlatılır.
    Prematüre bebeklerin savunma sistemleri zamanında doğan bebeklere göre daha zayıftır. Ayrıca, prematüre bebeklerin akciğerleri tam anlamıyla olgunlaşmamıştır. RSV, üç yaş üstü çocuk ve yetişkinlerde çoğunlukla ciddi bir problem oluşturmazken, prematüre ve savunma sistemi zayıf bebeklerde ciddi tablolara neden olabilir. Hastanın alt solunum yollarının tıkanmasıyla seyreden ve ciddi solunum yolu enfeksiyonları ile ilerleyerek hastaneye yatırılmayı gerektirecek, bazen de ölümle sonuçlanacak ciddiyette problemler oluşturabilir. Bu tablo özellikle prematüre doğan bebeklerde daha sık görülmektedir. Yapılan çalışmalarda RSV'ye maruz kalmış prematüre bebeklerin hastalık sonrası iki yıl boyunca hastaneye yatma, doktor kontrolü ve ilaç kullanımı oranlarının diğer bebeklere göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca bu hastalarda yaşam boyu sürebilecek kronik akciğer hastalığı ve astımın görülme ihtimali artmıştır.
    RSV enfeksiyonu ilk başlarda soğuk algınlığı belirtileri ile karşımıza çıkar. Bunlar; hafif ateş, burun akıntısı, öksürük benzeri soğuk algınlığı belirtileridir. Hastalığın şiddetlenmesi ve karakteristiğinin değişmesiyle birlikte şikayetler şiddetlenir. Virüs, özellikle prematüre bebeklerde 3-4 gün içerisinde akciğer dokusuna yayılarak küçük hava yollarına (bronşiyollere) ulaşır. Bu, çok ciddi bir durumdur ve her an solunum yetmezliğine sebep olabileceğinden acil müdahale gerektirir.

    RSV'den korunmak için neler yapılabilir?
    Bebeğin çevresindeki insanların bebeğe RSV bulaştırmaktan kaçınmalarını sağlamak için tedbirler alınmalıdır. Bu kişilere bebeğin RSV'ye yakalanmasını önlemenin ne kadar önemli olduğu anlatılmalıdır.
    RSV damlacık yolu ile bulaştığından, bebeğin, nezle benzeri şikayetleri olan kişilerle (kardeş, akraba, komşu vb) temasının engellenmesi gerekir. Virüs vücut dışında da canlı kalabileceğinden bebeğe dokunmadan önce eller sıcak su ve sabunla yıkanmalıdır.
    Prematüre veya altta yatan başka problemleri (savunma sistemi hastalıkları, doğumsal kalp rahatsızlıkları vs) olan bebekleri salgından korumak gerekir. Birçok çalışmada, mevcut koruyucu tedbirlerin yanı sıra salgın öncesi dönemden başlayarak toplam beş ay süresince koruyucu aşı yapılmasının prematüre bebekleri kısa ve uzun vadede koruduğu gösterilmiştir.
    Alınabilecek önlemler:
    • Bebeğe dokunmadan önce elleri sıcak su ve sabunla yıkamak.
    • Bebeğin yanında sigara içilmesine izin vermemek.
    • Virüs, kullanılmış mendillerde saatlerce hayatta kalabileceğinden kullanılmış mendilleri ortadan kaldırmak.
    • Bebeği kalabalık yerlere götürmemek (toplu taşıma araçları, eğlence merkezleri, kreş, okul vs).
    • Solunum yolları enfeksiyonu şüphesi veya ateşi olan kişilerin/çocukların bebeğe temasını engellemek.
    • Diğer küçük çocukları bebekten uzak tutmak, evdeki diğer çocuk ve bebekler için ayrı odalar hazırlamak.
    • Bebeğin oyuncaklarını ve kullandığı malzemeleri sık sık yıkamak.
    • RSV enfeksiyonu bulaşabileceğinden bebeği öpmekten kaçınmak.
    Bu kurallar evin bir köşesine asılabilirse hatırlanmaları kolaylaşır. Bu kurallara uymak bazen güç olabilir ama bebeğin sağlığı için çok önemlidir.
    RSV tedavisi
    Ne yazık ki RSV enfeksiyonu başladıktan sonra hastalığın seyrini değiştirebilecek bir ilaç mevcut değildir. Hastalığı ciddi geçirme ihtimali olan prematüre bebeklerde koruyucu aşı önerilmektedir. Yapılan çalışmalarda aşının hastalığı engellediği veya daha hafif geçirilmesini sağladığı gösterilmiştir.

    ALINTI : http://www.prematurebebek.net/

    Gördüğünüz gibi tablo gayet ciddi. Öğrendiğim kadarıyla bazı hastanelerde Ekim bazı hastanelerde Kasım ayında başlanıyor aşılara. Ancak aşı inanılmaz pahalı. Rutin aşı programında olmadığından cebinizden ödemek zorundasınız veya bazı özel hallerde raporla devlet karşılıyor. Aşının kutu fiyatı 700-800 TL civarında. Dozu kiloya göre ayarlanıyor. Oğluşlar için hesap ettik nerdeyse 16.000-17.000 TL civarında tutuyor. Rapor işini araştırdım. Bu raporun çıkartılma şartları her sene tebliğlerle belirleniyormuş. Bu seneki uygulama şöyle :
    2010 SAĞLIK UYGULAMA TEBLİĞİ
        Palivizumab etken maddesini taşıyan preparatın “çocuk kardiyoloji,” neonatoloji (yenidoğan), çocuk alerjisi, çocuk enfeksiyon hastalıkları uzman hekimlerinden biri tarafından düzenlenen uzman hekim raporuna dayanarak yatarak tedavilerde bu uzman hekimler tarafından belirtilen koşullarda kullanılması halinde bedelleri ödenir.Yüksek RSV riski taşıyan çocuk hastalarda respiratuar sinsisyal virüsün (RSV) neden olduğu ciddi alt solunum yolu hastalığının önlenmesinde;

    a) 12 aylıktan küçük ve tıbbi destek alan (oksijen beraberinde diüretik, steroid ve bronkodilatatör kullanılan) ve bronkopulmoner displazisi olanlarda,

    b) Bronkopulmoner displazisi olmaksızın prematüre doğan ve yoğun bakımda respiratuar tedavisi (solunum desteği) almış olan bebeklerde,

    c) 12 aylıktan küçük;

    1- Soldan sağa şantlı doğuştan kalp hastalığına sahip olup, konjestif kalp yetersizliği tedavisi alması gereken bebeklerde,

    2- Siyanotik doğuştan kalp hastalıkları olan bebeklerde,

    3- Düzeltilmemiş ya da kısmen düzeltilmiş kompleks doğuştan kalp hastalıkları olan bebeklerde,

    4-Opere edildiği halde rezidü hemodinamik bozukluk nedeniyle konjestif kalp yetersizliği tedavisi almaya devam eden bebeklerde,

    5- Önemli pulmoner hipertansiyonlu bebeklerde (Sistemik basıncın %50’sinden fazlası)

    6- Hemodinamik bozukluk nedeniyle tedavi alması gereken kardiyomiyopatili bebeklerde.

    ç) 12-24 ay arası;

    1- Düzeltilmemiş ya da kısmen düzeltilmiş kompleks doğuştan kalp hastalığı olan bebeklerde,

    2- Opere edildiği halde rezidü hemodinamik bozukluk nedeniyle konjestif kalp yetersizliği tedavisi almaya devam eden bebeklerde,

    3- Hemodinamik bozukluk nedeniyle tedavi alması gereken kardiyomiyopatili bebeklerde,

    4- Önemli pulmoner hipertansiyonu olan bebeklerde (Sistemik basıncın %50’sinden fazlası) kullanılır.

    (3) Profilaktik olarak Ekim-Mart ayları arasında, ayda bir kez ve en fazla 2 yaşına kadar mevsim başlangıcında kullanılmalıdır.



    Biz şimdi rapor almaya çalışıyoruz. Doktorumuz "artık 4,5 aylık oldukları için çok da gerek yok. Yeni doğmuş olsalardı mutlaka yaptırın derdim. Ama yine de rapor alabilirseniz yaptırın faydası var zararı yok" dedi. Gelişmeleri buradan paylaşmaya devam edeceğim.

    EN ÇOK KULLANDIKLARIM

    AMEDA LACTALİNE POMPA
    Doğum yaptığımdan beri herhalde en çok kullandığım ürünlerden biridir. 5 aydır her gün 3 saatte bir kullanmaktan makinanın anası ağladı.İlk başta arkadaşlardan aldığım tekli medela marka cihazları kullanmıştım. Ama özellikle ikiz bebekleriniz varsa vakit nakittir kuralını uygulamanız gerektiği için bu cihazı almaya karar verdim. Tekli cihaz yarım saatinizi alırken bu cihazla 15 dakikada işimi bitiriyorum. Ayrıca medeladan daha sessiz. Özellikle gecenin bi yarısı bu sesi sürekli duymaya tahammül edemiyorsunuz. İki eleştirim var. Biri,  kaplardaki ölçü çizgileri sterilizasyon cihazına girmekten tamamiyle silindi. İkincisi, göğüs uçları 5 aylık kullanımdan sonra feci tahriş oldu. Üretici firma bunlara bir çözüm bulabilir mi bilmiyorum.


       LANSİNOH SÜT SAKLAMA POŞETİ
    Lansinoh Steril Süt Saklama Poşeti/Torbası, 25 adetEEE sağdığım sütlerin bir yerde muhafaza edilmesi gerekiyor di mi? Bu markadan çok memnun kaldım.Kilit kısımları çok güzel kapanıyor. Üzerindeki tarih saat bölümüne sağdığınız zamanı yazıyorsunuz, kullanırken tarihlere göre buzdolabından çıkarıyorsunuz. En ucuz http://www.bebeshop.com.tr'/ da bilgilerinize. Bir kere spectra marka aldım ama memnun kalmadım. Kilitleri güzel kapanmıyor. Üzerine yazı yazılması zor oluyor.




     LANSİNOH TEK KULLANIMLIK GÖĞÜS PED - LANOLİN GÖĞÜS UCU KREMİ - BEPANTHEN MERHEM
    Özellikle iki ayrı yapışkanının olması çamaşıra tam yapışmasını ve kaymamasını sağlıyor. İnceliği çamaşırdan görünmesini engelliyor ve inceliğine rağmen gayet emici.
    Kremi doğumdan önce sürmeye başlamanız öneriliyor. Ben oldukça erken doğum yaptığım için sürmeye fırsat bulamadım. Ama doğumdan hemen sonra başladım sürmeye. Yine de yara olmasına engel olamadım. ( Bunda sağma makinasının da payı büyük )Krem yara olduktan sonra işe yaramıyor. Yara olduktan sonra bir numaralı kurtarıcı BEPANTHEN MERHEM. Gerçekten mucizevi bir krem.

    Lansinoh Lanolin Göğüs Ucu Kremi, 10grLansinoh Ekonomik Göğüs Pedi 24 adet - Hediyeli
    AVENT GÖĞÜS KALKANI
    Göğüs uçları yara olunca bu kalkanlar çok işe yarıyor. Yaranın çamaşıra temas edip daha kötüleşmesini önlüyor. Kreminizi sürüp kalkanı takınca yara daha çabuk iyileşiyor. Ayrıca akan sütler içinde birikiyor ve kullanabiliyorsunuz, ziyan olmuyor. Bir kaç eleştirim var ama. Biriken sütler eğilip kalkarken, yatarken hava almayı sağlayan deliklerden akıyor. Oğluşları kucağıma almak için eğilirken yüzlerine kaç kere süt akıttım veya yataktan sırılsıklam kalktım. Şeklinden dolayı kıyafetinizden belli oluyor ve garip görünüyor. Bu arada üzerinde 45 dakikadan fazla takmayın yazıyormuş. Kimse uyarmadı da beni. Günlerce 24 saat taktıktan sonra tesadüfen bir yerlerde okudum da ondan sonra sadece yara olunca kısa aralıklarla taktım. Uzun süreli takmanın ne zararı var derseniz bende çok sancı oldu ben ona yordum. Çünkü göğüse baskı yaptığını düşünüyorum.  

    16 Ekim 2010 Cumartesi

    Kara Üzüm Habbesi

    Bugün yani 16 Ekim 2010 saat 12.00' de şimdiye kadar sadece anne sütü alan kronolojik 4,5 - düzeltilmiş 2,5 aylık olan oğluşlarım, ilk defa anne sütü dışında bir gıdanın tadına baktılar. Üç çay kaşığı kara üzüm suyu...
    Yiğit ne sevdi sevmedi, sadece şaşırdı. Birazını ağzından dışarı akıttı. Gözlerini pörtlete pörtlete suratımıza baktı. Bu da ne ? Ne veriyorsunuz bana der gibi... Alper sevdi gibi. Hepsini yuttu ve epey bi yalandı.
    Bu ek gıdaya başlama konusu çok tartışmalı. Kimi 6 ay olmadan kesin başlamayın diyor, kimi 4-4,5 ay gibi yavaş yavaş besinlerin tadını alsınlar azar azar verin diyor, kimi  bu süreci prematürelerde düzeltilmiş yaşa göre başlatın diyor, kimi gelişimleri iyiyse kronolojik yaş baz alınabilir diyor. Velhasıl bu konuda da fikir birliği yok maalesef.
    Ben doktorumuzun da tavsiyesiyle yavaş yavaş başladım. Bakalım nasıl karşılayacak bebişlerim. Önce acaba anne sütü alabilecekleri halde bebişlerimin minicik midelerini başka şeylerle doldurma fikrinden hoşlanmasam da, zaten çok az az sadece tattırdığımı düşünerek vermeye karar verdim. Bu konuda tecrübeli annelerden de geç başlatırsam sonrasında değişik besinleri yedirmekte zorlanabileceğimi duydum. Esasen, sütüm de sanki yavaş yavaş durulaşmaya başladı. Yaşayıp göreceğiz bakalım.

    13 Ekim 2010 Çarşamba

    Hem ikiz hem prematüre annesi olmak 2

    Evet gelelim işin ikiz annesi olma boyutuna,
    Sanırım bu konuda tek söyleyebileceğim, ideal anne olma hayallerimin suya düştüğü. En azından kafamdakilerin büyük bir bölümünü gerçekleştirmeye çalışmaktan artık vazgeçtim diyebilirim.
    Misal 1, ' çocuklarımı kendi kendine uyumaya alıştıracağım '
    Kim demiş: Kitaplar demiş.
    Bu kitapların yazarlarının ikizleri var mı acaba çok merak ediyorum. Hariçten gazel okumaktan başka birşey değil bu. Gel de alıştır.Yine aynı kitaplar ve pedagog tavsiyeleriyle ayrı ayrı değil aynı odada hatta hareketlenene kadar aynı park yatakta yatırdığım bebişlerimin biri ağlamaya başlayınca diğeri de ağlamaya başladığı için benim ikizleri kendi kendilerine uyutmaya alıştırma çabalarım evin içinde bangır bangır bir rock konseri veriliyor sanılmasına yol açtı.( Alt komşum ' hah konser başladı ' diyormuş :))))
    Netice : ikizlerin biri ilk ağladığında uyuyan diğeri etkilenmesin diye derhal kaldırılacak.
    Misal 2, ' Çocuklarımı sallamaya alıştırmayacağım '
    Kim demiş : Tabiki yine kitaplar demiş.
    Uykusuz gecelerde bebekler bas bas bağırırken, hatta bağırmaktan sesleri kısılırken ne olursa olsun yeter ki sussun dediğiniz noktada devreye giriyor işte bu sallama olayı. Bu konuda Hürriyet yazarlarından Sibel Arna' nın ' Çocuğunu Sallayan Anneler Gizli Cemaati ' başlıklı yazıyı okumanızı salık veririm. Çünkü ben de o cemaatin bir üyesiyim. Sallamanın çeşitli versiyonlarını zaman zaman deniyorum. Kucakta, ayakta, dizde...
    http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15918522.asp?yazarid=362
    Aslına bakarsanız, çocuklar hızla büyüyorlar ve hiçbir anları bir daha yaşanmayacak, tekrarlanmayacak. Nolmuş kucakta sallasam ve sallarken de koklaşsam oğluşlarımla. Nasıl olsa büyümeyecekler mi ?İleride koca adam olduklarında istesem de zaten kucağıma alıp burunlarını boynuma gömmelerini sağlayamayacağım. Varsın alışsınlar. ( İsterseniz buna züğürt tesellisi diyin :))))
    Üstelik, sallamaya cevaz veren bir yazarın varlığını da öğrenmiş bulunuyorum. Harvey Karp.
    Netice : İkizleri sakinleştirmek için sallamaktan çekinilmeyecek. Bu konuda illa kitap okuyacağım deniliyorsa diğer yazarlar bir kenara bırakılacak ve Harvey Karp okunacak. ( NOT : Harvey Karp' ın Mahallenin En Mutlu Yumurcağı diye bir kitabı var. Ama incelediğim kadarıyla 1-4 yaş arası dönemi anlatıyor. Tüm araştırmalarıma rağmen, 0-1 yaş arasını anlattığı kitabını bulamadım. Böyle bir kitap var mı ? Bilen varsa yardımcı olsun lütfen )
    Bir de ikizlerden birisiyle ilgilenirken hep diğerini ihmal ediyor duygusu yaşama hali var. Yiğit' i emzirirken Alper' in mahzun bakışlarının hedefi olma, Alper'le koklaşırken Yiğit' in ağlama sesini duyup vicdan yapma...Veeee dolayısıyla hiçbirine yetemiyorum hissiyatı.
    Bu liste de böyle uzayıp gider, aklıma geldikçe ve zaman ilerledikçe yaşanılanları paylaşmaya devam edeceğim.

    12 Ekim 2010 Salı

    Hem ikiz hem prematüre annesi olmak

    Evet, benim küçük mucizelerim prematüre. Tam 30 haftalıkken, tam üç haftaya kadar çalışabilir raporumu aldığım gün dünyaya gelmeye karar verdiler. Aceleci miniklerimden bi tanesi keseyi patlattı, diğeri de onun ardına takılmak zorunda kaldı.Aklıma gelmişken, duymuşmuydunuz, ikizlerde ve özellikle erken doğumda, ilk çıkan bebek ' Eyvah, çıkıyoruz ' diyerek stres hormonu salgılamaya başlar ve eksik bütün yönlerini tamamlamaya çalışırmış. Arkadan gelen ise ilk çıkana göre biraz daha problemli doğarmış. Gerçekten de bizim bir numara Alper kilo olarak daha düşük ağırlıklı doğmasına rağmen, iki numara Yiğit' ten daha iyi durumdaydı. Yine de Allahıma binlerce kere şükür çoğu prematüreden çok daha iyi durumdaydık.
    Evet, prematürelik...En kötü yanı hangisi bilemiyorum. Doğum yaptığın halde kalbini, aklını, ruhunu hastanede bırakıp eve için, ruhun, kucağın, ellerin bomboş, gözlerin kan çanağı dönmek mi? Mantığın bebeklerine kesinlikle senden daha iyi baktıklarını, bebeklerinin emin ellerde olduğunu söylese de doktorlara, hemşirelere, hastane personeline bir türlü güvenememek mi? Doğrudan bebeklerinin kaynağından çekeceği sütü mekanik bir aletle bomboş bir evde 24 saat boyunca, gece gündüz, her üç saatte bir sağmak zorunda kalmak mı? Sağdığın sütleri başka lohusalar yataklarında bebekleriyle birlikte yatarken, sancılarına aldırmadan sabah akşam hastaneye taşımak mı? Belki bugün kucağıma verirler ümidiyle yoğun bakımın girişinde yeşil önlükleri giyip ayağına galoşları geçirip baştan aşağı steril olduğun halde bebeklerine  sadece cam arkasından bakmak zorunda kalmak mı? Senin koklamaya kıyamadığın meleklerini her yanından kablolar sarkarken görmek mi ?İçin yanarken, bebeklerini gördüğünde ağlamamak için kendini zor tutarken hatta tutamazken aldığın en küçük kıyafetlerin bile içine düşen bebeklerinin o komik hallerine ağlamakla karışık gülmek mi ?  Bebeklerinin üstünden çıkartıp yıka diye eline tutuşturdukları kıyafetleri üzerlerinde kokuları kaldığı için asla yıkayamamakmı? Geçen her günü kazanılmış bir zafer olarak görürken zaman zaman geriye dönüşler yaşamak mı ? Eve çıkmak üzere normal odaya çıktığımızda problem yaşayan oğluşumun birini yoğun bakıma küveze geri gönderip diğer oğluşumla eve gidiyor olduğuma bile sevinememek mi? Kedi yavrusunu azıtır gibi bir oğlumu hastanede bırakırken döktüğüm gözyaşlarımı? Evdeyken hastanede, hastanedeyken evde aklının kalması mı? Nihayet hep beraber evimize geldiğimizde solunum sıkıntısı yüzünden 24 saat nöbet tutmak zorunda kalmak mı? Her sorana önce kronolojik sonra düzeltilmiş yaşlarını söylemek zorunda hissetmek mi ? Enfeksiyon kapmasınlar diye paranoyak olmak mı?
    Bu liste böyle uzayıp gider. Dile kolay tam bir ay küvez maceramız sürdü. Eve çıktıktan sonra da doktorlar, kontroller hala bitmedi. Ama diyorum ya Allahıma binlerce kere şükürler olsun ki her geçen gün büyüyor ve sorunları geride bırakıyoruz.
    Bütün sıkıntılara rağmen bu işin hayırlı taraflarını da görmeye çalıştım ama. Misal, hiçbirşeyim hazır değildi, bebeklerim hastanedeyken eksiklerimi tamamladım. Bebeklerimin hastanede olduğu bir ay boyunca gece gündüz süt sağarak epey bir süt depoladım. Bebeklerim evimize gelene kadar güç topladım. Lohusalık sıkıntılarını atlattım.
    Ne diyeyim, Darısı bebeklerinin yolunu gözleyen tüm anne babaların başına...
    İşin ikiz annesi olmakla ilgili boyutu bir dahaki yazıya...

    11 Ekim 2010 Pazartesi

    Başlarken...

    Nerden başlasam, nasıl anlatsam... Kaç kişiydiko zaman.... kaç kişi olduk şimdi...
    Birdim, iki olduk..
    İkiydik dört olduk..
    Evet ev nüfusu % 100 arttı. Mutluluğumuz, coşkumuz, sevincimiz ve tabi ki sorumluluklarımız, endişelerimiz, uykusuzluklarımız da..
    Ama gerçekten herşeye değermiş, şimdi bu mutluluğu bu kadar geç tatmış olduğumuz için hayıflanıyorum.
    KÜÇÜK MUCİZELERİM BENİM.
    İyi ki varsınız, iyi ki dünyaya gelmek için bizi seçtiniz...