Bu Blogda Ara

29 Eylül 2011 Perşembe

ANNE SÜTÜ - BU KADAR DOĞALLIK BANA FAZLA :)

 
Daha önce yazacaktım ama fırsat bulamadım bir türlü. Minnoşların 15 aylık olmaları itibariyle süt sağma olayını tamamen bıraktım. Bilenler bilir, bebeklerini emzirememekten muzdarip bendeniz 15 ay boyunca bilfiil, 1 yaşına kadar günde 8 seferden 15' er dakika, 1 yaşından sonra yavaş yavaş sağma sayılarını azaltmak suretiyle, 14. aydan sonra günde sadece iki kez bir akşam, bir sabah şeklinde sağma maceramı sürdürdüm ve 15. ay itabariyle ramazan bayramı için Antalya' ya giderken sağma makinamı yanıma almayarak bu işi noktaladım. Makina ile vedalaşmam, onu emekliye ayırmam oldukça zor oldu. E kolay mı bunca zamandır emeği geçti bana. Kah severek ( sütüm bol geldiği zamanlarda ), kah küfrederek ( göğüs uçlarım yaralar olduğunda, kan sağdığım zamanlarda ) az mı zaman geçirdim kendisiyle. Hatta emeklilik sebebiyle kendisine kıdem tazminatı ödesem yeridir yani :)) Hizmetlerinden ziyadesiyle memnun kaldım.    
Fakat şunu da itiraf etmem lazım, gerçekten çok sıkılmışım sağma işinden. Üzerimden büyük bir yük kalktı. Sütüm azalmasa daha ne kadar sürdürürdüm bilmiyorum. Azaldığı için bırakmam daha kolay oldu. 
Bu arada tam da sağma işlemini bıraktığım günlerde, internette ilginç bir yazıya denk geldim. 
Moğol güreşçilerinin en iyileri en az altı yıl anne sütü emmişler. 9 yaşına kadar emen bile varmış.

 
Bilirsiniz ülkemizde emzirme olayı genellikle gizli saklı, yanlızken veya toplum içinde olmakla beraber emzirme önlüğü veya muadili birşey kullanılarak örtünmek suretiyle yapılan bir şeydir. Bu konudaki görüşünüz ne bilmiyorum ama açıkçası ben de böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Memelerimi kimsenin görmesine gerek olmadığı gibi, ben de kimsenin memesini görmek zorunda değilim. Bu işlem anne ile çocuğu arasında geçen mucizevi bir olay ve gözlerden uzak sadece ikisinin arasında yaşanması bana daha doğru geliyor. Böyle düşünmemde yetitiriliş tarzının, örf ve adetlerin de yeri yadsınamaz tabi ki. Tamam bu çok doğal bir olay, emzirmek gibi kutsal bir görevi ifa eden annenin memesini gören kişinin başka hissiyatlara dalmasını benim de kesinlikle aklım almaz ve bunu kabullenmem söz konusu dahi olamaz, tamam, emzirme reformuna ben de canı yürekten destek veriyorum, anne sütü çok çok önemli ama ben bu kutsal hadisenin gözlerden uzak yaşanmasından yanayım. 
Neticede Türk toplumu bu işi pek öyle ortalıklarda yapmaz ve emzirildiği zamanlara dair hatıraları da bulunmamaktadır. Ama moğollar öyle miymiş bakın ? Düşünsenize 6 yaşına kadar emen çocuk kesinlikle belli bir yaştan sonraki emzirilme dönemini net olarak hatırlar. Emzirme hadisesinin yapılma şekli bir yana bu 6 yaşa kadar emzirme olayı bana çok da ters gelmedi. Neticede sütünü 15 ay bouynca makina yardımı ile çıkaran, emzirme hasreti ile yanıp tutuşan, sırf emzirirken yaşanan o hazzı, o bağlılık duygusunu hissedebilmek için üçüncü çocuğu yapmayı düşünen bendeniz emen çocuğu yakalarsam 6 yaşına kadar da emziririm 16 yaşına kadar da sanırım. Saçmalama demeyin insan kendinde olmayanı istermiş ya, minnoşlarım beni emzik yerine koysalardı, yatıp kalkıp emselerdi ( ki bunu yaşayan arkadaşlarımdan aslında bunun da çok zor olduğunu duyuyorum ) belki bu hissiyatta olmayacaktım, bıkmış olacaktım ama şu andaki hissiyatım böyle işte ne yapayım :)
Moğollara devam edelim : 
Okuduğum yazıda Moğolların asla tamamen sütten kesilmedikleri yazıyordu. Eğer bir kadının memeleri sütle doluysa ve bebeği yakınlarda değilse, gayet doğal bir şekilde aile fertlerinden birine, hangi yaştan veya cinsiyetten olursa olsun, emmek isteyip istemediklerini soruyormuş. Kadınlar genellikle kocaları için bir tas süt sağarlar veya isteyen içsin diye sağdıkları sütü buzdolabına bırakırlarmış.Hatta işyerinde sağıp bütünü buzdolabına koyan bir kadın, akşam şişenin yarısının boşaldığını görmüş, hayır hayır dökülme falan değil, işlerindekilerden biri içmiş sütü.
Yok arkadaşlar bu kadarı da bana fazla, her ülkenin kültürü kendine, ben almayayım, alana da mani olmayayım. 
Yazının tamamını okumak isteyenler : 
http://damara-cocuk.com/breastfeeds

 

16 Eylül 2011 Cuma

NURTURİA SOBESİ



Kitubi Damla ve İçimi Isıtan Ayaz Burcu' nun genel mimini hemen üstüme alındım ve yanıtlıyorum.

Nurturia'da
aradığım her soruya cevap bulmayı ve deneyimlerimi paylaşmayı ve bu şekilde birilerine faydamın dokunduğunu hissetmeyi, Türkiye' deki tek ikiz annesi olmadığımı, Türkiye' deki tek erkek annesi olmadığımı farketmeyi, paylaşılan deneyimler sayesinde bilgi sahibi olmayı, anlatılanlardan ilham almayı, yeni şeyler öğrenmeyi, yardıma ihtiyacı olanlara ulaşmayı, zararsız dedikodu yapmayı, dertleşmeyi SEVİYORUM.

polemik yaratanları, fitne fesat sokmaya çalışanları, hastalık haberlerini SEVMİYORUM.

OLMASAYDI paylaşılmayı bekleyen onca bilgi, tecrübe yerlerini bulamayacaktı, ihtiyaç sahipleri ile ihtiyaça cevap verebilenler, soranlarla cevap verenler birbirleri ile karşılaşamayacaktı, işte sıkıldığım zamanlar lüzumsuz sitelerde dolaşmak zorunda kalacaktım.

her soruya bir cevap, her resme bir yorum, her ağlayana dayanacak bir omuz, her gülene katılacak bir kahkaha VAR.

bekar veya çocuksuzlar ( neticede bir çocuklu ailelerin platformu) YOK. ( var mı acaba, hiç dikkatimi çekmedi )

...KEŞKE daha önce keşfetseydim, özellikle hamileyken.

Bu mimi isteyen herkese gönderiyorum